Okul Öncesinde Oyunun Önemi
Okul öncesi çocuğun en büyük gereksinimi olan oyun, en iyi öğrenme aracıdır. Son zamanlarda hem eğitimciler hem de anne babalar arasında 0-6 yaşın öğrenmeye en açık dönem olduğu bilgisinden hareketle; çocukların oyun zamanları, öğrenme faaliyetlerine ayrılmaktadır.
Bu inançla da sanki “bilgi” bir yere kaçacakmış gibi gerek anne babalar gerekse eğitimciler her gün biraz daha yoğun ve yıldırıcı öğretme işi ile uğraşmaktadırlar.
Bizler, (anne baba ve eğitimciler) hazır olup olmadıklarına, bireysel özellik ve farklılıklarına, yetenek ve becerilerine bakılmaksızın henüz okul öncesi dönemde ve doğal olarak oyun çağındaki çocuklarımızı bir yere ve bir şeye yetişiyormuşçasına, okuma- yazma, matematik vb. belli bir olgunluk ve hazır bulunuşluk gerektiren faaliyetlerin içine zorla ve erkenden itelemekteyiz.
* Okul Öncesinde Çocuğa Yüklenmek
Hayat boyu sürecek öğrenme faaliyetinin pek çok kez hayal kırıklığı, özgüven eksikliği, endişe ve kaygıya yol açtığını gördüğümüzde geç kalmış olmaktayız. Henüz oyun çağında iken ve henüz yeni yeni bir şeyleri merak etmeye, ilgi duymaya başlamışken her gün yeni bir şeyler öğretmeye, zamanını masa başında geçirmeye zorladığımız çocuklar, ya 8-9 yaşına geldiklerinde merak ve ilgi duygusunu, öğrenme isteğini yitirmekte, ya da hazır olmadığı için çok sık bilgiyi edinme ve öğrenme zorluğu yaşayarak özgüven eksikliği ya da performans kaygısı geliştirmektedir.
* Anne Babalar Oyunu Çocuk Eğitimi İçin Nasıl Kullanabilirler?
Anne-baba, çocuğun en yakın oyun arkadaşıdır. Günlük iletişim dışında anne-baba ve çocuk arasında çocuk aktiviteleri ile daha güçlü bir iletişim oluşur. Aynı zamanda, anne-babalar oyun aracılığı ile çocuklarına temel alışkanlıkları, genel sorumluluk ve kuralları öğretme fırsatı yakalamaktadır. Çocuğa doğrudan “Tuvaletini yaptıktan sonra sifonu çekmeyi unutma!”, “Tuvalete girdikten sonra elini yıkaman gerekir.” demektense, oyun içerisinde oyuncak bebekler üzerinden çocuğa bu alışkanlıkları kazandırmak daha kolay olacaktır.
* Çocuklara Oyuncak Almak
Bazen anne-babalar, gerek çocuklarının başarısını takdir etmek için, gerekse çocuklarına ‘hayır’ diyemedikleri için çocuklarına birçok oyuncak alabilmektedir. Önemli olan çocuğun ne kadar oyuncağa sahip olduğu değil, sahip olduğu oyuncak ile ne kadar doyurucu bir şekilde oynayabildiğidir. Evdeki makarnalar, mercimekler, kağıttan yapılan uçaklar, gemiler de çocuğun zevkle oynayabileceği oyuncaklar olabilir. Aileler oyuncak seçimini ne kadar maddiyata dökerlerse çocuğun mülkiyet algısının oturması da o kadar güçleşir. Çocuğun önüne konan birçok oyuncak, dikkat süresini kısaltabileceği gibi ‘doyumsuz’ olmasına da sebebiyet vermektedir. Çocuğa, önündeki oyuncaklardan bir tanesini seçmesi, seçtiği oyuncak ile oynadıktan sonra diğer oyuncağa geçmesine fırsat verilmesi, çocuğun dikkatini bir oyuncakta toplamasına yardım edeceği gibi kurallı oynamasını da teşvik edecektir. Çocuğa özgürce dağıtabileceği, düzenleyebileceği, oyuncakları boyuna uygun yerleştirebileceği rafların bulunduğu bir oyun odası hazırlamak, bu odanın sorumluluğunun kendisine verilerek sorumluluk duygusu kazanması, aynı zamanda odanın düzeninden sorumlu olan çocuğun organizasyon becerisinin gelişmesi sağlanacaktır.
Oyunu çocuk eğitimin bir parçası yapmak, çocuğun öğrenmekten zevk almasını sağlar. Aksi takdirde, çocuğu oyundan alıkoyarak, esnetilmemiş kurallarla bir şeyler öğretmeye çalışmak çocuğu öğrenmekten soğutur. Oyunu boşa harcanan zaman olarak görmemek, oyunun çocuk ile bütünleşen bir etkinlik olduğunun farkına varmak, anne-babaların sorumluluğudur. Çocuk etkinlikleri ve oyun, bazı ebeveynler için vücuttaki fazla enerjinin boşaltımı olarak görülse de aslında bundan çok daha fazlasıdır. Oyun sayesinde çocuk kimsenin öğretemeyeceği konuları kendisi oyun içerisinde deneyimleyerek öğrenme fırsatı bulur. Etraftan duyduklarını, doğru ya da yanlış olup olmadığını bilmediği davranışları oyun aracılığı ile sınayıp tecrübe eder ve tecrübelerini pekiştirerek kendisine yeni yaşamsal bilgiler kazandırır. Oyun, çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır.
-Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oynar.
Garry Landreth